Demokrat Parti Genel Başkanı Uysal: 14 Mayıs Seçim Tarihi Olsa Sevinirdik
MANSUR ÇELİK
Kamera: FURKAN ERDEM
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal, seçim tarihinin 14 Mayıs’a kaydırılacağı yönündeki söylentilere ilişkin, “14 Mayıs’a seviniriz. Sayın Erdoğan’ın kimi zaman hangi niyetle bahsettiğini biliyoruz. Demokrat Parti’ye, zaman zaman da Menderes’e… Demokrat Parti olarak 14 Mayıs’ta yapılıyor olması, konuşmamızı daha da etkili kılmak için bir fırsattır ve bunun için kendilerine teşekkür ederiz.” Toplumsal muhalefetin enerjisini maksimum noktada sandığa yansıtmanın yolunun bu olduğunu vurgulayan Uysal, “Seçim takvimi başlayana kadar adayın açıklanabileceğine inanmıyorum.”
DP Genel Başkanı Gültekin Uysal bugün Ankara’da medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıya ekibiyle katılan Gültekin Uysal’ın kısa konuşması ve ardından gelen sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
“YARGIYI SİYASİ BİR BÖLGEYE DÖNÜŞÜREREK: 2019 İstanbul yerel seçimlerinde ve büyükşehir belediye seçimlerinde gördüğümüz gibi kanunları aşarak iptal noktasına varan milli iradenin şampiyonları haline gelenlerin varlığını gördük ve zaman zaman milletimizin kaybının ne olduğunu dile getirdiler. İstanbul onlar içindi. ‘İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder’ denilerek bunun sonucunda yargı siyasi bir sopaya dönüştürülerek birtakım uydurma soruşturmalar yürütülüyor. Bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne açılan hakaret davası yetmiyor, terör soruşturmasıyla görevden çekilme rotasında ilerlediğini görüyoruz. Aslında bu Türkiye’de öngörülemeyen bir olay değil.
SİNAN ATEŞ CİNAYETİ: Türkiye’nin genel siyasi yapısını incelediğimizde bu oyun öngörülmüştü. Keşke bunlar olmasaydı ama yaşanan olaylar, ardından Hukuk Büroları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’nın göbeğinde bir akınla karşı karşıya kalması uzun bir zaman dilimi oldu maalesef. İktidarın yasal yetkileri dışında bir alan inşa ederek, kamunun hukuk devleti niteliği taşıyan birçok saldırısına karşı etkili bir mücadele olmuştur. Artık Türk siyasetinde değerli bir figür diyebileceğimiz İdeal Ocakları’nın eski Başkanı’nı, bazılarının kendini suçtan ve soruşturmadan arınmış hissetmesi noktasına geldi. Tüm bunların, Türkiye’nin seçime kadar olan süreçte yaşayabileceği bazı farklı operasyonel müdahalelere ve siyasi ortamın tersine dönmesine neden olabilecek müdahalelere imkan vermesinden endişe duyuyoruz. Bu açılardan değerlendirdiğimizde; ‘Sokağın aklı yoktur’ deniliyor, sokağa güvenenlerin yedek aldıkları illegal unsurlarla siyasetin dışına taşmalarına vesile olmaması temennisini paylaşıyoruz.
Görünüşe göre 30 NİSAN-14 MAYIS ortasında: Özellikle son bir haftadır 10 gündür Sayın Erdoğan’ın hükümet sözcüsünden başlayarak uzun süredir kapalı kapılar ardında konuşulan ve sizlerin de seçime götürme noktasında açıklamaları var. zaman zaman kamuoyuna hissettirin. Görünüşe göre 30 Nisan veya 14 Mayıs arasında. Her iki tarih de olabilir. Baktığımız zaman hem cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi hem de bu ittifak modelinin en iyi sonuçları alma noktasında nasıl hayata geçirileceği konusunda makul bir süre var. Siyasi partilerin önceliklerini belirleme süreci olacak. Siyasi parti temsilcileri bu noktada bir model belirleyebilirler. Bu işi yapacaklar ve 26’sındaki ilk toplantımızı yapacaklar ama toplantıdan önce tüm bunlar hem sözlü olarak hem de siyasi partilerin bire bir görüşmelerinde resmi toplantılarda mutlaka gündeme gelecek.
KONU SADECE ADAYLAR DEĞİL, ADAYLARLA BİRLİKTE PERSONELE VE PROGRAMI SAĞLAMAK GEREKİYOR: Bu noktada biz de kendi hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bir siyasi parti başka bir siyasi partinin amblemi altında seçime girebilir, kendi amblemi ile gidebilir ama bunun ötesinde bölgeden bölgeye farklı siyasi partilerin o bölgelerde farklı ortak listeler çıkarabileceği imkanlar da vardır. Bütün bunları kendi açımızdan değerlendireceğiz. Demokrat Parti olarak ısrarla belirtiyoruz; Sorun sadece adayda değil, adayla birlikte kadro ve programı da ortaya koymak gerekiyor.
SEÇİM TAKVİMİ BAŞLAYANA KADAR ADAYIN AÇIKLANABİLECEĞİNE İNANMIYORUM: Başkan adayının adı değerlidir, bunun bilincindeyiz. Her siyasi parti, kendi siyasetinin gerçek şartlarını ve güçlerini, tüm bunları dikkate alarak, farklı bilgi ve kaynaklardan kendi değerlendirmesiyle birlikte mutlaka değerlendirecektir. O bakımdan yöntemi değerlendirmedik ama süreçte bazı tarafların karşılıklı değerlendirmeler yapacağını düşünüyorum. 26’sındaki toplantıya kadar, bu istişarelerin olgunlaştırılarak ileri bir kanalda kamuoyu yoklamalarından başka hangi verilerin besleneceği konusunda ortak bir karar alınmamıştı ama siyasi partiler bundan faydalanacak… Belli ki; Travmatik bir döneme girdiğimiz ve siyasi süreçte her gün yeni koşulların yaratıldığı bir dönemde, seçim takvimi başlayana kadar adayın açıklanabileceğine inanmıyorum.
SİYASETÇİ ZEHİRLİ DİLDEN UZAK DURMALIDIR: (Sinan Ateş suikastı ile ilgili) Özel bilgiler (toplantıda) kamuoyu dışında karşılıklı konuşulmadı. Ama hepimiz Ankara’da yaşıyoruz. Bugün güpegündüz halkın gözü önünde mızrağın çuvala sığmadığı bir olay yaşandı. Aslında bu günlere bir günde gelinmedi; perşembenin gelişi çarşambadan, pazartesiden belli oluyor. Geçmişte siyasetle uğraşan birçok kişiye, gazeteciye ve kişiye yönelik birçok saldırı oldu. Kamu burada aktif bir çaba sarf etti; Savcılık soruşturma işlemlerini yapmış olsaydı buraya gelmezdi. Sokağın aklı yok derken bundan nasıl kaçınabilirsin? Özellikle siyasetçiler ve toplum liderleri bu zehirli dilden uzak durmalıdır. Siyasetin zehirlenmesi kimsenin lehinde değildir.
ADAYIN SİYASİ SORUMLULUĞU OLAN KİŞİ, GENEL LİDER OLMALIDIR: Kademeli bir olgunlaşma süreci vardır. Bu sürecin önümüze koyduğu fırsatlar ve sınırlar var. Değerlendirdiğimizde; aday siyasi sorumluluğu olan kişi olmalı ve bu kişiler parti genel başkanı… İşin niteliği; Giderek olgunlaşan siyasi süreç, başardığı siyasi partilerin iş birliği ile birlikte kriz yönetimi değişikliğine, taahhüdümüz olan böyle bir yapısal dönüşüme, öte yandan Türkiye’nin birçok zorluğuna yol açabilir. ekonomiden dış politikaya kadar yüzler. Kendi alanında performans ortaya koyacak bir kişidir. Ama sadece kişiyi vurgulamıyorum. Tekrar vurgulamak isterim; Muhalefetin bu kişiyle birlikte en önemli avantajı son dönemde mecburiyet sonucu Sayın Erdoğan’ın siyasi mesleğinin en kötü bürokratik ekipleriyle ve en kötü siyasi ekibiyle çalışmak zorunda kalmasıdır. Buna rağmen, muhalefetin çok faydalı olabilecek çok aktif insan kaynakları var.
TOPLUMSAL MUHALEFETİN GÜCÜNÜ ÇİZMELERE YANSITMANIN YOLU ORTAK ADAYDAN GEÇİYOR: Ortaya koyduğumuz programların taşıyıcısı olan kişilerin karakterleri siyasi süreçlerde çok belirleyicidir. Milletimizin tercihlerine baktığımızda bunun belirleyici olacağına inanıyorum. Bugün aday belirlemek için içinden geçtiğimiz süreç; 2018’de ittifaka girmiş olmamıza rağmen 2018 tecrübesi, 2014 tecrübesi ve Ekmeleddin İhsanoğlu modelinden farklı adaylar öne sürüldü. Günümüzde toplumsal muhalefetin gücünü en üst düzeyde sandığa yansıtmanın yolu ortak adaydan geçmektedir. Altı Levha etrafında toplanan siyasi partilerin tüm genel başkanları ortak fikri benimsemiştir. O bakımdan bugün hepimizin ortak kararlılığı ortak bir adayın ortaya çıkmasıdır. Ortak aday açısından olumlu bir noktadayım.
HDP DAVASININ BU ZAMAN ONLARSIZ KARARLANMASINI İSTİYORUM:Keşke parti kapatmaları için nitelikli çoğunluk isteyen Anayasa Mahkemesi, seçimin bu sıcak ortamında yargı süreci bir manipülasyona izin vermeseydi -tabii ki Türkiye için bir seçim takvimi içinde- bu kadar çabuk kapatsaydı. bu zamana kadar bırakmadan.
SEÇİLECEK CUMHURBAŞKANI KENDİNE GÖRE BAZI YETKİ VE SORUMLULUKLARA SAHİPTİR VE AŞAĞIDAKİLERİ KULLANACAKTIR: (Muhtemel bir hükümette liderlerin pozisyonu ne olacak) 26 Ocak’ta nihai bir çerçeve ortaya çıkacak. O bakımdan Sayın Davutoğlu’nun yaklaşımına benzer bir açıklama yapmak istemiyorum. Kamuoyuna duyurulduktan sonra bir açıklama yapmak istiyorum… Cumhurbaşkanlığı ile ittifak halinde olan siyasi partiler, siyasi sürecin geçiş sürecini aktif olarak yürütme noktasında ortak bir sorumlulukla bu süreci yürüteceklerdir. Ancak nihayetinde cumhurbaşkanı adayı, seçilecek cumhurbaşkanı, makamına yerleşik sorumluluklara sahiptir ve cumhurbaşkanı seçildikten sonra bu sorumlulukları o ölçüde kullanacaktır.
ADAYIN SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANLIĞI OLMALIDIR: Bu toplantıda Sayın Kılıçdaroğlu dahil isimler üzerinden herhangi bir değerlendirmemiz olmadı. Ama tabii bütün siyasi partilerin genel başkanları ortak bir aday çıkmazsa normalde bu tezimiz olur. Sayın Kılıçdaroğlu aynı zamanda Meclis’teki en büyük ikinci partinin genel başkanıdır. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da dahil olduğu bu süreçte değerlendirilecektir. Bu açıdan bakıldığında adayın siyasi partinin genel başkanlarından biri olması gerektiğini düşünüyorum. Bu, süreci aktif bir biçimde yürütmek için daha fazla fırsat verecektir.
ALTI TABLO BAŞÖRTÜSÜ İÇİN ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİCİ OLACAK: (Başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliği teklifi) Sayın Erdoğan böyle bir takvimle referandum icat etme yoluna gidiyor. Sözün bittiği noktada siyasi seçim sürecini dini inanç alanından yola çıkarak çatışmayı yeniden o alana endekslemek istiyor. Bugün Türkiye’de aklı başında kimsenin başörtüsüne itirazı yok. Ortak bir kabul ve yaygın bir uygulama vardır. Bu noktada Sayın Kılıçdaroğlu iyi niyetle öne sürdü. Sayın Erdoğan’ın bu noktada zaman zaman kendi kitlelerini kışkırtmak ve kendi kitlesini daha da güçlendirmek için kullandığını, zaman zaman, bazen de açıkça belli özgürlüklerin söz konusu olduğu noktaya sopa gösterdiğini biliyoruz. hükümet değişirse bu tür temel hak ve özgürlükler daralacaktır…. Önümüzdeki hafta basına da yansıdığı üzere yine siyasi parti kümelenmeleri ile görüşmeler yapılacak. CHP’nin zaten bir faturası var. Ama dünkü değerlendirmemizde sadece CHP’nin değil, kanun teklif sürecinde ve anayasa teklif sürecinde de mecliste temsili olan partiler olarak hazırlıklarımızı yapacağız ve inşallah kendi tespitlerimizi kamuoyuna sunacağız. Meclis bu noktada… Siyasi partilerle birlikte oluşturma düşüncemiz var. … Bu noktada başörtüsü ile ilgili teklif sunulmasını değerlendirdik… Hazırlıklarımızı yapıp, haklı kaygıları gidereceğiz; Gücün suiistimaline ve yetki manipülasyonuna izin vermeyecek bir sürecin işlemesini istiyoruz.
BAŞÖRTÜSÜNÜN REFERANDUMA GİTMESİNİN VE TARTIŞMA KONUSU OLMAMASI İÇİN: (Altı Masa 175 milletvekili var, anayasa değişikliği için 200 imza gerekiyor. Diğer partilerden takviye istenecek mi?) Milletvekillerinin imzasına açma niyetimiz var. Anayasa değişikliklerinde parti disiplini çerçevesinde bağlayıcı karar alınamayacağını biliyoruz. İşte bu noktada, iktidar ve muhalefet partileri ile tüm siyasi partilerin temel hak ve özgürlükler meselesi, başörtüsü meselesinin tartışma konusu haline gelmesinin alelacele tartışma konusu haline gelmesinin önüne geçmek için bu değerlendirmeyi yapıyoruz. referandum. Bu noktada umarım açıklığa kavuşturulur ve kamuoyu çerçevesinde paylaşılır.
14 MAYIS TARİHİ İÇİN EĞLENCELİYİZ: 14 Mayıs tarihi için mutlu olacağız. Sayın Erdoğan’ın bazen Demokrat Parti’ye bazen de Menderes’e hangi niyetle atıfta bulunduğunu biliyoruz. 14 Mayıs’ta gerçekleştirdiğimiz konuşmamızı çok daha etkili kılma fırsatı verdikleri için Demokrat Parti olarak kendilerine teşekkür ederiz. Geldiğimiz noktadan bahsetmek istiyorum; kurucu liderlerimizin ortaya koyduğu ruh ve ilkeler temelinde siyaset yürütüyoruz… 14 Mayıs tarihinde Sayın Erdoğan tarihsel referansla kendisine bir tartı sorunu çıkarmak istiyor. O bakımdan operasyonel kiralama yöntemiyle zaman zaman bizim geleneğimizde olan bazı kişilerden faydalandılar, kendi politikalarını aracı yaptılar, bizi aparat gibi kullandılar. Ancak tüm müdahalelere rağmen Demokrat Parti olarak iktidarın birçok sistematik sorununa rağmen bu kriterlerden vazgeçmedik. Bugün geldiğimiz noktada seçim tarihinin 14 Mayıs olarak belirlenmesi bu anlamda gerçeklerin ortaya çıkmasına vesile olacaktır.
KAZANDI 80 ÖLÇEKLİDİR: Siyasetin kendine has kuralları vardır. Bu problemde terazinin 2 kefesi yoktur, terazinin 80 kefesi vardır. Birçok şeyi düşünmemiz gerekiyor. Elbette kamuoyu önünde paylaşabileceğim şeyler var, paylaşamadığım fikir ve değerlendirmelerimiz de var. Bir siyasi aktörün aday gösterilmesinin ve Altı Masa üyesi olmasının sağlıklı olan noktasında haklı olduğunu, ülkenin tecrübeyle, kırılmaya yol açmadan bu süreçten geçtiğini her zaman ifade etmişimdir. , ve tarihi yürüyüş devam ediyor.
ONAYLANABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM : Özellikle Sayın Erdoğan’ın siyasi serüvenine baktığımızda siyasetinde bir İstanbul Büyükşehir Belediyesi modeli var. Bu da doğaldır. Sayın İmamoğlu’nun bir adliye aracılığıyla operasyona konu edilmesinin değerli olduğunu düşünüyorum. Seçim öncesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin fırsatlarını değerlendirmek… Böyle bir niyetle hareket ettiklerini de görüyoruz. Evet kayyum atanabileceğini düşünüyorum. Bu niyetle siyasi iktidarın toplumsal psikolojiyi ölçerek adım attığını görüyoruz.”