Haber

Müslüman Dünyasında Çağdaş Düşünce Konferansı’nda sömürgecilik ve sonrası ele alındı

Dünyanın farklı ülkelerinden araştırmacılar, Müslüman Dünyasında Çağdaş Niyet Konferansı’nda sömürgecilik ve sonrasında ortaya çıkan siyasi, sosyal ve ekonomik hareketleri anlattı.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ile Platform Dergisi’nin İstanbul’da düzenlediği “İslam Dünyasında Çağdaş Düşünce Konferansı”, ikinci gününde “Sömürge Düşüncesinden Kurtuluş ve Müslümanlar” ve “Toplum” başlıklı panellerle devam etti. ve Ekonomi: Müslüman Düşüncesinin Pratik Zorlukları”.

İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nden (İNSAMER) Dr. Serhat Orakçı, Afrika’da Pan-Afrikanizmin doğuşunu ve gelişimini anlattı.

Pan-Afrikanizmin ırkçılığın ve sömürgeciliğin zirve yaptığı bir dönemde doğduğunu belirten Orakçı, Müslüman aydınların, akademisyenlerin ve aktivistlerin Pan-Afrikanizm niyetiyle kimliklerini birleştirdiklerini söyledi.

Pan-Afrikanizmin birçok tanımının olduğunu belirten Orakçı, bunun Afrika kökenli insanları ortak çıkarlar etrafında birleştirme veya dünyadaki tüm Afrikalıları tek bir Afrika devleti etrafında birleştirme gibi fikirleri içerdiğini kaydetti.

Pan-Afrikanizm’de Müslümanların büyük bir yeri olduğunu vurgulayan Orakçı, bu niyetin Afrika’da, Amerika’da ve dünyanın birçok yerinde büyüyerek büyüdüğünü ifade etti.

Sunumunda Pan-Afrikanizm fikrine katkıda bulunan düşünür ve siyasetçilere yer veren Orakçı, “Aynı tarihsel dönemde ortaya çıkan Pan-İslam ve Pan-Afrikan doktrinleri, İslam dünyasının karşılaştığı sorunlara karşı bir ortaklık ortaya koyuyor” dedi. Avrupalı ​​olmayan topluluklar.” söz konusu.

Orakçı, iki hareketin pek çok benzerliğe sahip olduğunu ve çoğu zaman aynı yöntemleri benimsediğini belirterek, iki hareketin sömürgeciliğe ve ırkçılığa karşı mücadelede birleştiğini kaydetti.

“Sömürgecilik ve sinema birbirine bağlı iki kavramdır”

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Ziya Gökçek, 19. yüzyılın sonlarında sömürgeciliğin ortaya çıkışının sinemanın oluşumuyla paralel bir gelişme olduğuna dikkat çekti.

Batı’nın kültürel hegemonyasında ve hakimiyetinde İslam coğrafyasında etkin olan sömürge ağının belirleyici olduğunu belirten Gökçek, “Sömürgecilik ve sinema birbiriyle bağlantılı iki kavramdır. Nitekim sömürgecilik sinemada ana tema haline gelmiştir.” söz konusu.

Güçlü kültürel hakimiyetiyle belirleyici olan Batı’nın kültürel hegemonyasının sinema aracılığıyla diğer toplumlara da yansıdığına dikkat çeken Gökçek, sinemanın sömürgeci bir araç olarak kullanılması ile işgal ve işgal arasında tarihsel bir simetri olduğuna dikkat çekti. İslam coğrafyasındaki sömürge faaliyetleri.

Gökçek, Sovyet ve Hollywood sinemalarında Müslüman imajının farklı yansıdığını belirterek, “1870’li yıllardan itibaren sömürgeciler İslam coğrafyasını istila etmeye başladı. Sinemada sömürgecilik karşıtlığı giderek yaygınlaşmaya başladı ve Batı dışı tarih ulusal sinemada çekildi.” sinemalar.” bilgisini paylaştı.

Gökçek, son olarak bu bölgede çok sayıda filmin çekildiğini kaydederek, “Kif Kebbi”, “Çölün Beyaz Güneşi”, “Le sang d’Allah” ve “Davul” gibi yapımları örnek gösterdi.

“İslam herkesin kazanabileceği bir sistem sunmuştur”

Oxford Üniversitesi’nden Prof. Dr. Adeel Malik, İslami ekonomiModeli hakkındaki sunumunda toplumsal yapı ve inançların piyasa ekonomisini etkilediğini vurguladı.

Malik, İslam’ın Afrika’da yayılmasında Müslüman tüccarların önemli bir yere sahip olduğunu, İslam’daki ticaret anlayışının toplumlara yeni unsurlar sunduğunu söyledi.

Malik, “Ticarette birinin kazanıp diğerinin kaybetmesi şeklinde bir anlayış vardı ama İslam herkesin kazanabileceği bir sistem sunuyordu.” söz konusu.

Tefecilik ve faiz gibi konuların sadece bankacılıkla ilgili olmadığını, aynı zamanda kontrol yetkisiyle de ilgili olduğunu belirten Malik, ekonomiyle ilgili konuların daha fazla gündemde olması gerektiğini, aksi takdirde egemenlik, bağımsızlık gibi siyasi konuları konuşmanın yetersiz kalacağını vurguladı.

Ulus-devlet yapısına ve siyasi sınırlara değinen Malik, özellikle Arap dünyasında siyasi işlevsizlik, ekonomik bağımlılık veya idari zorluklar nedeniyle bazı zorluklarla karşılaşıldığını ve dışa bağımlılığın arttığını söyledi.

“Sorunlara tarihsel perspektiften de bakılmalı”

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın, sorunlara yalnızca ekonomik açıdan yaklaşmanın yeterli olmayacağını, toplumsal ve tarihsel bakış açısının da yansıtılması gerektiğini söyledi.

Malik bin Nebi ve Aliya İzzetbegoviç’in 20. yüzyılda etkili olan iki Müslüman aydın olduğunu söyleyen Akın, her iki düşünürün de genel olarak Müslüman toplumların karşılaştığı tarihi, fikri ve siyasi sorunlarla ilgilendiğini belirtti.

Akın, geçtiğimiz yüzyıldaki Müslümanların sorunları ile bugünün sorunlarının farklı olduğuna dikkat çekerek, Aliya İzzetbegoviç ve Malik bin Nebi’nin Müslümanların neden geride kaldığını sorarak yeniden tarihe katılmaya çalıştıklarını belirtti.

Akın, “Cezayir’deki Fransız sömürge deneyiminin etkisi, Malik bin Nebi’nin düşüncelerinin oluşmasında önemli rol oynamıştır. Kendisi aynı zamanda İbn Haldun’un tarih felsefesini de yeniden yorumlamıştır. Ona göre, tarihin yeniden aktörü olma sorumluluğu Müslümanlara düşmektedir. Bu nedenle bireysel ve toplumsal değişime ihtiyaçları var.” Söze odaklanan bir düşünce sistemi geliştirmeye çalıştı.

Aliya İzzetbegoviç’in eserlerinde tarihi insan, ahlak ve özgürlük kavramları temelinde açıklamaya çalıştığını vurgulayan Akın, “Malik Bin Nebi ve İzzetbegoviç, tarih felsefesinin temel kavramları olan kültür ve medeniyeti, tarih felsefesinde yorumladılar. Bizce bu aydınların kavramlarını tekrarlamak sorunludur. Dolayısıyla.” “Müslümanların tarihteki sorumluluklarını yerine getirerek sadece Batı medeniyetine karşı durma fikrinin ötesinde, geçmişle bugün arasında bir bağ kurmaları gerekiyor.” Sanki konuşuyordu.

Kırklareli Üniversitesi’nden Taha Eğri, Ortadoğu’da devlet yapılanması ve kurumsallaşmayı anlatarak devlet, rejim ve hükümet arasındaki farklara dikkat çekti.

Ortadoğu’da tek adam ya da tek parti rejimiyle ekonomik bir yapının inşa edildiğini belirten Eğri, Mısır örneğini vererek, zamanla Mısır’da ordunun kurduğu ekonomik yapının her türlü ürünü üretmeye başladığını söyledi. makarnadan tank parçalarına kadar.

Yerleşik pragmatik kapitalizmin tıp endüstrisi hizmet şirketine dönüştüğünü kaydeden Eğri, Mısır ordusunun ekonomik gücünü korumak için her adımı attığını belirtti.

Benzer örneklerin Suriye, Irak ve Pakistan için de verilebileceğini belirten Eğri, sömürgeci güçlerin etkisi altında ortaya çıkan otoriter rejimlerin hem siyasi hem de sivil hayatın gelişimini etkilediğini belirtti.

Konferans hakkında

“Müslüman Dünyasında Çağdaş Düşünce Konferansı”, dünya çapında Müslüman toplulukları etkileyen güncel sorunları tartışmayı ve çağdaş Müslüman düşüncesi anlayışını derinleştirmeyi amaçlıyor.

Konferansta incelenecek ve YTB tarafından yürütülen “Müslüman Dünyasında Çağdaş Düşünce Projesi” 11 ciltlik bir kitap serisinden oluşuyor.

2020 yılında yayınlanan projenin ilk dört kitabı Türkiye, Mısır, İran ve Hint Yarımadası’na odaklanırken, ikinci dört cildi Müslüman toplumların Kuzey Afrika, Güneydoğu Asya, Balkanlar ve Batı’daki çağdaş birikimlerine odaklanıyor. Avrupa/ABD).

Bu yıl yayımlanan son üç ciltte Türk dünyası, Mısır ve Kuzey Afrika dışındaki Arap dünyası ve Sahraaltı Afrika’daki yeni entelektüel akımlar ve gelişmeler ele alınıyor.

habercat.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu